28 Nisan 2020 Salı



CEVİZ ODUNUNUN SİLAH YAPIMINDA KULLANILMASI


Kundak Yapımında Malzeme Seçimi

Ateşli silahlar var olduğundan beri kundak yapımında birçok ağaç türü denenmiş ancak hiçbir ağaç türü ceviz kadar cazip olamamıştır. Değerli tüfeklerin kundakları cevizden yapılırken ucuz silahların kundakları kayın, kızılağaç,huş, armut, karaağaç gibi ağaçlardan yapıla gelmektedir. Son yıllarda kundağın plastik (vulkonize kauçuk)gibi yapay maddelerden de imal edildiği görülmektedir.


Ceviz sert ve darbeye dayanıklı olduğu kadar esnek, diğer ağaçlara göre çok daha az çekme ve şişme özelliklerine sahip, işlenmesi kolay, güzel kokulu ve cila kabul eden bir ağaç türüdür. Diri odunun rengi grimsi beyaz ile kırmızımsı gri tonları arasında değişmekte iken özodununda bal renginden çikolata kahveye kadar değişik renk tonları görülebilir. Bütün bunlara rağmen her ceviz ağacı aynı üstün özellikleri taşımayabilmektedir. Buna göre en kaliteli ceviz ağaçları Kuzeybatı Kafkasların bir bölümü ile Türkiye ve İran’ın dağlık kesimlerinde ve Fransa’nın bir bölümünde de bulunmaktadır.

Silah yapımında kullanılacak kütük ve tomrukların meyve verimi düşmüş, tepe dalları kurumuş, yaralanmış yaşlı ağaçlardan seçilmesi, gövde çapının 50 cm’den büyük olması ve ayrıca geniş bir öz odununun bulunması istenmektedir.Zira küçük çaplı, fazla budaklı ve çatlak kısımlar zayiatı fazlalaştırmaktadır. Ayrıca ağaçların kışın kesilmiş olması, mantar ve böcek tahribatının azalması bakımından uygun bulunmaktadır. 

Genel olarak, amaca uygun ceviz kütük ve tomruklarının seçiminde, TS 151 (1983) standardı esas alınmaktadır. Bu standart ceviz odunu ile ilgili tanımlar, çap ve boy sınıfları ve görünüş özelliklerini içermektedir.


Ceviz Tomruk ve Kütüklerin Depolanması

Odun değeri yüksek yaşlı ağaçların kesiminde köklere doğru derine giden oyuk şeklinde kesim tekniği uygulanarak kesilen ağaçlardan alınan kütük ve tomruklar, fabrika depolarında uzun süre bekleyecekse çatlama ve çürümeye karşı korunmaları gerekmektedir. Bunun için en iyi çözüm tomruk havuzlarında su içinde bekletmedir. Havuz olmayan yerlerde yağmurlama yapılabilir. Yağmurlamada en önemli husus tomruk enine kesitlerinin ıslatılmasıdır


Kundak İmalat Aşamaları


1-Tomruk ve Kütüklerin Biçilmesi

Yabancı maddelerden temizlenmiş olan kütük ve tomruklar şerit testere makinelerinde kundak taslağı kalınlığında kalaslara biçilmektedir. Biçmede genellikle en iyi desenlerin elde edileceği biçme metotları uygulanır. Şerit ustalarının deneyimli, bilgili ve işin ehli olması, güzel desenlerin elde edilmesi bakımından son derece önemlidir. En az uygulanan metot keskin kesiş metodudur. Kalas kalınlıkları ise ortalama 70mm’dir .

2-Buharlama ve Kurutma

Tomruklardan üretilen kalaslar önce buharlama odalarında buharlama işlemine tabi tutulur. Buharlama, işlemi, kerestelerin sıcaklığı 100°C’nin altında bulunan tam doygun haldeki sıcak su buharı ile muamele edilmesidir. Buharlamanın pratik amacı renk yeknesaklığı sağlamak ve kereste içerisindeki gerilmeleri azaltmaktır. Kurutma ise, kalas halinde yada kalaslardan elde edilen taslaklar halinde olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. 

Kurutma ham kundak taslağı kalınlığındaki kalaslar halinde yapılmış ise, önce bu kalaslardan kundak taslakları kesilmektedir. Kesilen kundak taslakları tek tek kalite kontrolüne tabi tutulmaktadır. Kontroller sırasında ağacın rengine, lif yapısına, tekstürüne ve kusurlara bakılarak sınıflandırma yapılmaktadır. Genel olarak taslaklar 5 sınıfa ayrılmaktadır. Fakat üretici firmalar sınıf sayısını 6-8’e kadar çıkarmaktadır ve bazıları her sınıfa bir isim vermektedirler (Resim 1). Kalite ve fiyat tomruğun ve kütüğün şerit testere makinelerinde biçiliş şekline göre de değişmektedir. Taslağın tomruktan alındığı yer de son derece önemlidir. Örneğin kök kısmından alınan taslaklar normal odundan alınan taslaklardan çok daha pahalıdır. Çünkü kök kısımları urlu görünüş vermektedir. Taslakların işlemeden önce iklimlendirilmiş bir odada dinlendirilmesi uygun bulunmaktadır . 

Ceviz kerestesinin özellikleri hem yetişme ortamına göre hem de gövdeden alındığı yere göre çok değişmektedir. Aynı gövde içersinde kütük, gövde, taç ve dal kısımları farklı odun özelliklerine sahiptir. Genellikle sıklık içersinde yetişen ve yüksekten çatallanan ağaçların gövde odunlarında reaksiyon odunu ve lif düzensizlikleri önemsiz düzeydedir. Bu düzgün gövdelerden elde edilen kerestelerin kurutulması kolaydır. Münferit yetişmiş ve aşağıdan çatallanan ağaçlarda ve özellikle kütük kısımlarında oduna güzellik kazandıran lif düzensizlikleri önemlidir ve kurutma sırasında çarpılmalara neden olmaktadır. Bu bakımdan genel olarak lif yapısı düzensiz olan ceviz kütüklerden elde edilen kerestelerle, lif yapısı daha düzgün olan gövdelerden elde edilen kerestelerin kurutulmasında farklı kurutma şartlarının uygulanması gerekmektedir. 

Toprak seviyesinin altında ve üstündeki kısımları içeren ceviz kütüklerinden elde edilen kerestelerin lif yapısının karmaşık olması kurutma sırasında şekil değişmelerine sebep olmaktadır. Dipçik ve el kundaklarının rutubet miktarının %7 olması gerekmektedir. Eğer taslak halinde ihracı söz konusu ise rutubeti %7-20 arasında olabilir.

Kurutma sırasında çatlama, kabuklaşma, şekil değişmeleri ve renk değişmesi gibi kusurların olmaması istenir. Özellikle renk değişikliği ağacın değerini düşürmektedir. Çok yüksek değerli kundaklar renk ve lif yapısı bakımından karışık olan ceviz kütüklerinden elde edilmektedir. Ceviz ağacından yapılan omuz ve el kundağı taslakları lif doygunluğu rutubet derecesinin altına kadar doğal şartlar altında kurutulmaktadır. Doğal kurutma için güneş ve yağmurdan korunmuş üstü kapalı yanları açık iyi havalanan yerler düşünülmelidir. Çatlamayı önlemek için enine kesitlerine rutubet kaybını önleyici maddeler sürülmelidir. Bu hususta şeffaf olması nedeniyle daha çok parafin kullanılmaktadır. 

Lif doygunluğunun altına kadar doğal olarak kurutulan taslakların teknik kurutmasında yüksek sıcaklık dereceleri uygulanmamalıdır. Esasında ceviz tomrukları tüfek kundağı taslağı kalınlığında biçilen kalaslar halinde kurutulmalı ve kundak taslakları bu kalaslardan elde edilmelidir. Ancak kalasların kurutulması daha güç tür ve süre uzundur. Ayrıca kalasların taslak çıkmayan kısımları atılacağı için, gereksiz yere kurutulmuş olmakta ve bu kurutma ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenlerle bazı üreticiler kalas halinde kurutma yerine taslak halinde kurutmayı tercih etmektedir.


Ünsal tarafından yapılan bu araştırmada, ön kurutma yapılmış 70 mm kalınlığındaki J. regia kerestesi klasik kurutma metodu ile kurutulmuş ve yüksek kaliteli kurutma sonuçlarına ulaşılmıştır. Söz konusu kurutma işleminde, ilk sıcaklık 40°C, son sıcaklık 50°C ve kurutma meyli 1,451,55 olarak uygulanmış, kurutma süresi yaklaşık 600 saat olarak gerçekleşmiştir.

3-Kundak Yapımı

Daha önce belirtildiği gibi tüfeklerde omuz ve el kundağı bulunmakta ve omuz kundağına aynı zamanda dipçik denilmektedir. Rutubet bakımından uygun hale getirilmiş ve dinlendirilmiş taslaklar önce kalınlık makinesinde istenilen kalınlığa getirilmektedir. Sonra kundak şablonu ile taslak yan yüzeylerine çizim yapılmakta ve boyutları şerit testere makinelerinde çizilen ölçülere getirilmektedir. Bu durumdaki kundaklar iklimlendirilmiş odalarda bir süre daha dinlendirilmektedir (Resim-2). 

Atıcının yüzü ile uyum sağlayacak ergonomik yapıda dizayn edilen omuz ve el kundakları, yüksek hassasiyetli ahşap tornalarında işlenir. Şablon ölçülerinde olan bu kundaklar planya, freze ve delik makinelerinde işlendikten sonra kopya makinesinde standart ölçülere getirilmektedir



Tezgahlarda omuz ve el kundağı bir arada bir bütün olarak üretildiği taktirde buna tam kundak, ayrı ayrı üretildiği taktirde ise yarım kundak adı verilmektedir. Resim 2’de tam ve yarım kundak taslakları, Resim 4’de tam kundak ve yarım kundak tertibatlı sabit namlulu bir tüfek ve kısımları görülmektedir. Resim 5’de ise omuz kundağı yani dipçik örnekleri verilmiştir.




KAYNAK: Ceviz Odununun Silah Yapımında Kullanılması ve İhracat Olanakları / Ramazan KANTAY - Öner ÜNSAL / 2005 / 


İletişim bilgileri: 
İnstagram: Silah__Akademi

24 Nisan 2020 Cuma



TEZ 4: 12 VE 16 KALİBRELİK AV TÜFEKLERİNDE YARIM VE TAM ŞOKUN SAÇMA DAĞILIMINA ETKİSİ


Silah sözcüğü Arapça kökenlidir ve ‘savunma ya da saldırma için kullanılan alet’ anlamına gelmektedir. İnsanın silah kullanımı ilk çağlara dek uzanmaktadır. Başlangıçta beslenme gibi temel gereksinimler için kullanılan bir araç olan silah, zamanla insanoğlunun güvenlikle ilgili kaygılarının artması ile ilişkili olarak, bu kaygıların giderilmesi amacıyla kullanılan bir güç sembolüne dönüşmüştür.

İlk balistik çalışmalarına 1800’lü yılların ortalarında rastlanılmaktadır. Bu tarihlerde bazı esas ve basit prensipler silah ayırımında uygulanmıştır. Bu prensipler daha sonraki yıllarda giderek genişlemiş ve 20. yüzyılın başlarında balistik bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.

Yunanca ‘ballein’ fırlatmak anlamına gelir. 1900’lü yıllarda balistik bilimi, mermi çekirdekleri ve mermi kovanlarının bir silaha bağlanabileceği veya belirli bir silahtan atılmış olabileceğini ortaya koyabilecek bir noktaya ulaşmıştır. 1925 yılında C.E. Waite, Philip O. Gravelle, John E. Fisher ve Calvin H. Goddard bir araya gelerek ‘Bureau of Forensic Ballistics’ adında bir büro kurup ilk defa mukayese mikroskobu kullanarak mermi çekirdeği ve mermi kovanı ayırımı yapmışlardır. Bu yöntem bugün bile kullanılan standart bir yöntem olarak kalmıştır. Bu büro daha sonra namlunun içini inceleyen ve setlerin kıvrımını ölçmeye yarayan ‘‘Helixometer’’i geliştirmiştir. ‘Adli Balistik’ deyimi de o dönemde Goddard tarafından kullanılmıştır.

Balistik

1-İç balistik 2-Dış balistik 3-Terminal balistik  4-Yara balistiği
5-Adli balistik olarak 5'e ayrılır.

Adli Balistik

Ateşli silahlarda kullanılmış mermi çekirdekleri ve kovanların incelenmesi sonucunda belli bir silahtan atıldığını ispat ederek olaya karışmış diğer silahların ayrımı ile uğraşır.

Balistiğin Fizik Kavramları (Temelleri )

Hız: Birim zamandaki yer değiştirmedir. Hızın yönünü ve büyüklüğünü gösteren vektörel bir kavramdır.
Uluslararası birim sisteminde hız; metre/saniye (m/s), Anglosakson birim sisteminde Feet/sn (ft/sn) olarak hesaplanır.

B- Kinetik Enerji: Mermi çekirdeğinin hareketinden dolayı sahip olduğu enerjidir. Uluslararası birim sisteminde joule, Anglosakson birim sisteminde foot-pound şeklinde kabul edilir.

C- Yerçekimi (gravitasyon): Mermi çekirdeğinin namluyu terk ettiği anda yere doğru çeken kuvvettir. Mermi çekirdeği hareketi kavis çizen bir yol izler ki buna ‘yörünge’ adı verilir. Kavis kısa mesafelerde çok hafiftir ve yörünge düz bir çizgi olarak görülebilir. Daha uzak mesafede yörüngenin kavsi daha belirgin bir hale gelir.


D- Havanın Direnci: Havanın içinde hareket eden mermiye hareketinin zıt yönünde bir direnç kuvveti uygulanır. Bu kuvvetin büyüklüğü : 

f =k A V2 

ile formülü ile hesaplanır.

f=havanın direncini 
k=mermi çekirdeğinin biçimine, kütlesine ve içinde bulunduğu havanın öz kütlesine bağlı katsayıyı 
A=merminin hareket doğrultusuna dik olan kesiti
V=merminin hızı

E- Balistik katsayı: Mermi çekirdeğinin hızını hava direncine karşı devam ettirme yeteneğidir.
Katsayının büyüklüğü merminin etkinliğini gösterir .
C=M / n d

C= Balistik katsayıyı
M=mermi çekirdeğinin kütlesini 
n=şekil faktörünü 
d=mermi çekirdeğinin çapını gösterir.


F- Yiv ve Setler:


Yivli ateşli silahlarda namlunun dip kısmından ağzına kadar olan bölümünün iç yüzünde birbirine paralel ve spiral şekilde setler ile bunların arasında spiral çukur şeklinde yivler bulunur. Bu oluşum, mermi çekirdeğinin uzun ekseni etrafında dönmesini sağlayarak kararlı bir hareket yapmasını, dolayısıyla mermi menzilinin artıp daha etkin olmasını sağlar. Yiv ve setlerin sayısı 2 ile 20 arasında değişir. En sık rastlanan yiv set sayısı 6’dır

G- Çap (kalibre): Karşılıklı iki set arasındaki uzaklıktır. İngiltere ve Amerika’da inç’in desimal kesri olarak (22 kalibre=0,22 inç, 38 kalibre=0,38 inç gibi), Avrupa’da ise mm cinsinde ölçülür (7,65 mm, 9 mm gibi )

BALİSTİK LABARATUVARLARININ İŞLEVLERİ

A. Olay yeri incelemesi ve otopsi neticesi elde edilen ateşli silahtan atılmış mermi ve kovanlarını inceleyerek delil toplamak ve belli bir silahı tetkik ederek mermi çekirdeği ve kovanın o silahtan atılıp atılmadığını tespit etmek

B. Kullanılan silah ile birlikte mermi ve kovanları inceleyerek tek silahtan veya aynı model silahtan atılıp atılmadığını, iki veya daha fazla mermi çekirdeği ve kovanı inceleyerek hepsinin bir silahtan atılıp atılmadığını tespit etmek

C. Atış mesafesi tayini için deneme atışları yapmak

D. Saçma dağılışı ve atış mesafesi tayini için av tüfekleri ile atışlar yapmak,

E. Mermi çekirdeği, kovanı ve merminin diğer kısımlarını inceleyerek yapımcısını belirlemek, 

F. Yapımcının silah üzerine koyduğu orijinal seri numaraları ve işaretlerini aramak, bunlar üzerinde yapılmış değişiklik ve silintileri saptamak, 

G. Silahın bozuk olduğu iddiası karşısında bozukluğun silahtan mı, yoksa mermiden mi kaynaklandığını araştırmak, 

H. Olayın kaza olduğu iddiası karşısında; ateşli silahları, genel çalışma durumlarını ve emniyetlerini incelemek şeklinde sıralanabilir.


Av tüfekleri, uzun namlulu ateşli silahlar grubundan olup 2521 sayılı kanun kapsamındaki, avcılık ve atıcılık sporunda kullanılan, saçma veya tek kurşun atan yivsizsetsiz silahlardır . 1992 yılında ülkemizde üretilmeye başlanmıştır.

Namlu çapı ‘‘kalibre’’dir. Buna göre kalibre sayısı, yoğunluğu 11,43 gr/cm3 olan kurşunun 15oC’de 453,6 g (1 pound)’ından eşit büyüklükte yapılan kürelerin sayısı olup, bu sayı namlunun anma ölçüsünü ifade eder. Kürelerin her birinin çapı o kalibredeki av tüfeğinin namlu iç çapına eşittir. Örneğin; 453,6 gr ağırlığındaki kurşundan 12 eşit çapta küre elde edilmiş ise her birinin tam olarak sığdığı namlu 12 kalibreliktir. 

Türk Standartları Enstitüsü’nün belirlediği standart kapsamına giren av tüfekleri namlu çaplarına göre 10, 12, 14, 16, 20, 24, 28, 32, 410 kalibrelik ve 9 mm’lik olmak üzere 10 çeşit, yarışmalar için kullanılanlar da skeet ve trap olmak üzere 2 çeşittir

TSE’ye göre av tüfeklerinin namlu boyları 550-860 mm, namlu iç çapları da 8,50-19,30 mm arasında değişmektedir .

Av tüfeklerinin namlu uçları saçma tanelerinin yayılmasını en aza indirmek için gittikçe daralan özellikte imal edilirler. Aynı amaçla yani namluların uç kısmında saçma tanelerinin toplu gidiş mesafesini arttırmak ve dağılımını geciktirmek için şok adı verilen bir darlık yapılmaktadır.

Av tüfeklerinin etkili mesafesi kuş saçmaları için kabaca 27-37 m’dir. Etkili mesafe saptanırken saçma büyüklükleri göz önüne alınması çok önemlidir

TSE’ye göre av tüfekleri .Yalnız skeet ve trap tüfekler için geçerlidir



AV TÜFEKLERİNDE ŞOK
Yivsiz av tüfeklerinde saçmaların daha yüksek bir namlu çıkış hızıyla ve daha toplu bir formasyonda gönderilerek uzak mesafelerde de isabetli ve tesirli bir vuruş yapılabilmesi için oluşturulmuş namlu daraltma sistemidir. Bu daraltma sistemi namlu boyunca olabileceği gibi sadece namlu ucunda da olabilir. Namlunun daralma derecesi silahın modeline ve üreticisine göre değişkenlik gösterir. 0.0076-0.012 cm’lik bir daraltmanın eklenmesi ile saçmaların toplu gidişi daha yoğun ve yuvarlak olmaktadır .

Şok derecesini belirlemek için, av tüfeği ile 35 m mesafeden, 76 cm çapındaki hedefe, 7 no’lu (2.5 mm) saçma içeren fişekle beş atış yapılıp ortalaması alınır ve hedefe isabet eden saçma sayısının fişek içindeki saçma sayısına oranı hesaplanır.

35 m’de 76 cm’lik bir dairede 12 ya da 20 kalibre bir full şok namludan çıkan saçmaların %65-75’i bu dairenin içine düşer. Tek farkı 12 kalibre fişek daha fazla saçma içerdiğinden aynı alana düşen saçma sayısı daha fazla olacaktır. Dolayısıyla namlu uzunluğu, şok, saçma büyüklüğü ve mesafeler aynı olduğu sürece farklı çaplara sahip silahlarla yapılan atışlar aynı saçma dağılımını gösterecektir .

Namluya adapte edilen mobil (mobile/ accu/ poly) tabir edilen namlu ucu ekleme şok tertibatlar kullanılabilir.

Şok ne kadar büyükse saçma dağılımı o kadar az olur .

Yan yana namlulu av tüfeklerinde sol namlu şok derecesi sağdakine, üst üste namlulu av tüfeklerinde ise üst namlu şok derecesi alltakine nazaran daha fazladır.

Değişik şok çaplarında beklenen atış oranları 



AV TÜFEĞİ FİŞEKLERİ Kapsül bakır veya bakır ile çinko alaşımı olup patlayıcı bir karışım içermektedir .
Av fişeklerinde pirinç dipliğin gövde uzantısına göre, uzun pirinç diplikli, orta ve kısa diplikli olarak üç çeşit vardır. Bu uzunluğun fişeğin hacmi ya da dayanıklılığı üzerine etkisi yoktur. Diplik prinç veya pirinç plakalı çelik olabilir. Winchester’e göre sıkıştırılmış plastik çeperler metal diplik olmaksızın ateşlenecek kadar dayanıklıdır ancak tavsiye edilmemektedir.

Genellikle dumansız barut kullanılır. Fabrikasyon olmayan av tüfeklerinde saçmalar arasında çivi, taş ve metal parçaları da bulunabilir. Hatta saçma yerine arpa-buğdayın kullanıldığı bir olgu da bildirilmiştir (56). Türkiye de TSE’nin belirlemiş olduğu standartlara göre 12, 16, 18 ve 20 kalibre için boyu 6,5 ve 7,0 cm’lik fişekler üretilmektedir.

Av fişeklerinin çoğunda plastik tüp tapalar kullanılmaktadır. Av fişeği tasarımındaki ilk büyük değişiklik iyi bir atış yapılamamasına sebep olan üst tapanın çıkartılması ve yuvarlak kıvrım uygulanması olmuştur. Buna ‘piecrimp’ denilir. Bu prosedür fişeğin plastik kısmının eşit parçalara katlanıp içe bükülmesi suretiyle açıklığın kapatılması şeklinde uygulanmıştır. Böylece üst tapaya gerek duyulmamıştır .

Değişik Tipte Av Fişekleri  Pirinç av fişekleri: Bu tip fişeklerin son üreticisi Remington olup 1957 yılında üretimi kesilmiştir. b- Winchester işaret fişekleri: Bu fişekler 1965 yılında sadece 12 kalibre olarak piyasaya sürülmüştür. 12 kalibre işaret fişekleri skeet ve trap atıcılarının kullanması amacıyla yapılmıştır. Bu fişek kısa yuvarlak bir alüminyum kapsül içermektedir. İşaretleyici içeren kapsül dolgu tapalarının üzerinde saçmaların arasına yerleştirilmiş olup ateşlendiğinde fişek sarı beyaz alev şeklinde parlamaktadır. c- Remington Modi Pac Fişekleri: 1960’lı y ılların sonlarında üretilen bu fişekte yuvarlak kıvrımlı sp tüp kullanılmaktadır.

SAÇMALAR

Yapısına göre genel olarak 3 tip saçma vardır: 

1. Saf kurşundan yapılan yumuşak ya da damla saçmalar. 

2. Sertleştirilmiş saçmalar: Bunlar antimon ilave edilerek sertleştirilmiş kurşundan yapılmaktadır. 

3. Kaplama saçmalar: Ateşleme esnasında uygun aerodinamik yapılarını korumaları ve daha iyi isabet sağlanması için ince bir bakır yada nikel tabaka ile kaplanmaktadır.

ABD’de bazı bölgelerde göçmen kuş avında kurşun saçmaları yasaklayıcı son resmi düzenlemelerden dolayı çelik saçma denilen dördüncü bir saçma tipi üretilmiştir.

Çelik saçmalar aynı büyüklükteki kurşun saçmalardan daha hafiftir ve bu nedenle atış mesafesi daha kısadır.


Küçük saçmalar (Kuş saçması): En küçük kuş saçması olan 12 numara saçmanın çapı 1.27 mm, en büyüğü olan BB saçmanın çapı 4.57 mm’dir. BB saçmalar havalı tüfeklerde kullanılan bakır kaplamalı çelik BB’ler ile karıştırılmamalıdır. Havalı tüfek BB’lerinin çapı 4.4 mm’dir.

 Standart saçma çapı ve kütleleri 



TAPALAR

Geleneksel dolgu tapaları keçe ya da karışık ürünlerden yapılmaktadır. 1963’de Remington Power Piston’u (plastik tüp tapa) piyasaya sürmüştür. Power piston kapatıcı olarak bir kupa tapa görevi gören tek parçadan oluşan bir plastik parçadır. Ayrıca fişeğin yatak içerisinde esnek bir şekilde fırlatılması için bir merkez oluşturur. Saçmaların namlunun iç kısmına sürtünmelerini engeller. Plastik tüp tapa, saçma üstü tapa, dolgu tapa ve saçma muhafazası gereksinimlerini ortadan kaldırır. Plastik tüp tapa içerisindeki saçmalar öne doğru hareket ederek hız kazanırken polietilen namlu sayesinde namlu çeperi ile teması engellenir. Saçmaların bulunduğu kısım boyunca plastik tüp tapada 2, 3 ya da 4 adet yırtmaç vardır. Bu yırtmaçlar çeperi 2, 3 ya da 4 bölüme (taç yapraklar) böler. Saçmalar içeren tapa kısmı namludan çıkarken hava basıncı taç yapraklar üzerine etki ederek onları geriye doğru bastırıp saçmaların serbest kalmasını sağlar. Bundan sonra tapa hemen düşerek serbest kalır.


AV TÜFEKLERİNDE ATIŞ MESAFESİ

Ateşli silahla meydana gelen yaralanma ve ölüm olaylarında atış mesafesinin tayini, olayın meydana geliş şekli ve orijinin tayini açısından en önemli husus olup, adli tıp uygulamalarında sıklıkla karşılaşılan, adli makamlarca sürekli sorulan bir konudur .

Av tüfeği ile yapılan atışlarda tapa ile saçma taneleri namluyu toplu olarak terk ederler. Bu şekilde namlu boyu, şok derecesi gibi faktörlere bağlı olarak yaklaşık 1,5 m kadar mesafe kat ettikten sonra bir koni şeklinde açılarak hedefe doğru giderler. Bu toplu gidiş s ırasında saçma taneleri belli yapıdaki hedeflere çarptıklarında, hedefe ilk çarpan ve hızları azalan saçma tanelerine rastgele noktalardan çarpmaları sonucu özellikle göğüs bölgesine lokalize atışlarda daha sıklıkla rastlanılan bilardo topu etkisi ortaya çıkmaktadır. Bu etkinin ortaya çıktığı atışlarda giriş deliğinin çapı yaklaşık 2-2,5 cm iken vücut içindeki saçma tanelerinin dağılım alanının çapı 20-25 cm’dir. Hedef üzerine tespit edilen atış artıkları atış mesafesinin tayini konusunda çok önemli kıstaslarıdır (49). Hedef üzerindeki ateşli silah artıklarının oluşmasını atış uzaklığı, namlu uzunluğu, barutun yanma hızı, barutun tipi (disk, yuvarlak), silahın çapı, namlu-hedef açısı, hedefin yapısı, kapsülün tipi ve büyüklüğü, barutun ağırlığı, silahın tipi, ortamın fiziksel durumu (rüzgar, nem, sıcaklık vs), ara hedef bulunup bulunmaması gibi etkileyen bir çok faktör vardır.

Ateşli Silah Atış Artıkları, Oluşumları, Ulaşabilecekleri Uzaklıklar 

Ateşli gaz, büyük bir basınçla mermi çekirdeğini (av tüfeklerinde tapayla birlikte saçma taneleri) namlu içine gönderir. Bu esnada atış artıkları oluşur. Atış artıklarının ölçümü ve niteliklerinin belirlenmesinde genel olarak Dermal Nitrat Testi Modifiye Gries Testi, Sodyum Rodizonat Testi, Nötron Aktivasyon Testi, Elektron Mikroskopik Görüntüleme Tekniği, Görüntü Analiz Yöntemi, Alevsiz Atomik Absorpsiyon Spektrofotometri kullanılmaktadır . Tespit edilen bu artıklar atış mesafesini tespit etmede yol gösterici olup bunlar

1- Alev: Namludan koniyi andıran alev çıkar. Konini tepesi namlunun ucuna, tabanı ateş edilen bölgeye dönüktür. Alevin ulaşabileceği uzaklık silahın ve merminin özelliklerine göre değişmekle birlikte kısa namlulu silahlarda 5-10 cm arası, av tüfeklerinde 15-35 cm olarak kabul edilir. Alevin etkisiyle kıllarda kavrulma ve büzülme, birinci veya ikinci derece yanıklar oluşabilir. Giysili bölgelere isabet ettiğinde buralarda yanma görülebilir.

2- İs: Namludan duman çıkar ve is bırakır. Bu isin rengi yanarak dumanı oluşturan barutun cinsine göre değişir. Kara barutta is siyah, beyaz barutta ise yeşilimsidir. Kara barut kullanılarak yapılan atışlarda is, beyaz barut kullanılarak yapılan atışlara oranla daha uzaklara kadar ulaşır. İs, 2,5-25 cm arasında hedef üzerinde diğer ince yapılı partiküllerle birlikte çiçek şeklinde bir görünüm verebilir. Bu görünüm özellikle kaba ve koyu renk kumaşlarda belirgin olmayabilir. Ayrıca bu görüntü bir ölçüde namlu uzunluğuna bağlıdır. Namlu boyu 15 cm’yi geçen silahlarda çiçek görünümü bozuktur. Namlu boyu 25 cm’yi geçen silahlarda bu görünüm iyice zayıflar ve dağılır.

3- Barut taneleri: Silah ateşlendiğinde barutun eski, nemli olması, olayın çok kısa bir anda olması gibi nedenlerle kovandaki barutun hepsi yanmaz. Yanmamış ya da kısmen yanmış barut parçacıkları, barut gazının basıncıyla namlu ağzından dışarı fırlayıp cilt veya elbiselere saplanırlar. Bunlara barut kakmaları denir. Barut kakmalarının ulaşabilecekleri uzaklık barutun cinsi, silahın namlu uzunluğu çeşitli etkenlere göre değişmekle birlikte maksimum l m kabul edilir. Bununla beraber bazı silahlarla küresel barut kullanılarak yapılan atışlarda kakma oluşturmasa bile tek barut tanesinin 6 m kadar gidebildiği saptanmıştır.

4- Gazlar: Barutun yanması sonucu oluşan gazlar arasında karbonmonoksitin çok önemli bir yeri vardır. Bitişik atışlarda deri altında dokulara giren karbonmonoksitin hemoglobin ve myoglobin ile birleşmesi sonucu yara trajesi boyunca ve komşu dokularda pembe, parlak kırmızı görünüm oluşur. Bu rengin görünümü traje boyunca azalır. Özellikle morfolojik görünümü değişmiş yaralar için giriş yarasını ç ıkış yarasından ayırt etmede, dikkatlice yapılacak kantitatif ölçümlerle karboksihemoglobin ve karboksimiyoglobin miktarının tespit edilebileceği ve bunun geçerli bir muayene olarak kabul edilebildiği bildirilmektedir. Bazı tip silahlarda bu oluşum bitişik atış d ışında 30 cm’ye kadar olan uzaklıklarda yapılan atışlarda da görülür. 

5- Kirler: Silah ateşlendiği zaman mermi çekirdeği namluda setlere sürtünerek geçerken yiv ve set aralarında bulunabilmesi mümkün olan yağ, pas ve isi de üzerine alır. Bunlar, mermi çekirdeği hedefe ulaşınca giriş deliğinin etrafında koyu gri-siyah arası renkte bir iz bırakırlar. Buna silinti halkası denir. Silinti halkası, ilk birkaç atıştan sonra artık namlu içinden geçen mermi çekirdekleri ile temizlendiği için oluşmamaktadır. 

6- Metaller: Önemli ateşli silah artıklarından olan metaller, mermi çekirdeğiyle namlu iç yüzeyinin sürtünmesi sonucu kopan metal parçacıkları, mermi çekirdeği ve kovan üzerinden gelen metal buharlarıyla kapsüldeki metallerin buharlarından oluşmaktadır.
Metal buharları 2 m civarına kadar ulaşabilmektedir.

Yaralarda atış mesafesinin tahmin edilmesi, aynı tüfeğin farklı fişekler kullanıldığında birbirinden çok değişik saçma yayılım şekilleri oluşturması nedeni ile daha da karmaşık bir hale gelmektedir. Bu durum, yalnızca fişeğin tipine ve imaj şekline bağlı olmayıp ayrıca eski olup olmamasına, muhafaza koşullarına ve bozulma sürecine bağlıdır. Örneğin bir fişekte karton tapanın yerinden kayması ile saçmalar arasına erimiş parafin hatta ziftin karışması atış s ırasında değişkenliğe neden olur.

Av tüfeğinin namlu ağzı gövdeden uzaklaştırılıp ateş edildiğinde meydana gelen yaranın çapı saçmaların ana kütleden sapmaya başladığı belli bir noktaya kadar büyür. Atış mesafesi arttıkça giriş çapı da tedrici olarak artar. Di Maio’ya  göre bitişikte 60-65 cm’ye kadar av tüfeğiyle ateşlenen saçmalar tüfeğin çapından bağımsız olarak (0,410 numara hariç) yaklaşık 2-2,5 cm çapında tek bir yuvarlak giriş yarası oluşturur.

Silindirik namlulu av tüfeklerinde giriş yarasının kenarlarında saçma tanelerinin meydana getirdiği deliklerden dolayı yara yırtık görünümdedir (krenasyon, tırtıklanma). 275 cm’de artık tek tek saçmalara ait müstakil giriş delikleri vardır. 300 cm’nin üzerinde saçma tanelerinin dağılımının görüntüsü kullanılan fişeğe, silahın şoklu olup olmadığına ve en önemlisi atış mesafesine bağlı olarak büyük bir değişiklik gösterir.

Mesafenin doğru olarak belirlenmesi için tek yol test atışları s ırasında araya benzer ara hedeflerin konmasıdır. Kalın bir giysi bile ara hedef gibi etki gösterebilir, dolayısıyla ciltte elbisedekinden daha büyük bir giriş yarası oluşturabilir.

Bitişik Atış Mesafesi: 

Namlu ucunun deriye temas ettiği atışlardır. Bitişik atışta özellikle batın, toraks veya boyunda giriş deliği tek ve yuvarlaktır, tırtıklı da olabilir. Deliğin çapı genellikle namlu çapına eşittir. Namlu deriye bastırıldığından deri yüzeyinde kirlenme yoktur. Yanık az veya hiç yoktur. Sıcak ve is deri altında dağılarak genişleme yapar. Basınçlı gazın etkisiyle deri namluya doğru itilerek deride namlu izi bırakır ve yara kenarları yukarı doğru kalkar. Yumuşak dokularda patlamanın etkisiyle ekimoz da görülür. Bütün artıklar cilt altında barut gazlarının basıncının neden olduğu bir boşlukta toplanır. Bu olay deri altında kafatası gibi sert bir doku bulunan yerlerde çok daha şiddetli olur. Bu durumda gaz basıncının geriye doğru itilmesiyle yara yerinde cildin parçalanarak yırtılmasına sebep olur. Namlu ile deri arasında elbise varsa alev elbise ve deride yanık ve is oluşturur. Yara içinde tapa görülür. Bitişik atışlarda meydana gelen lezyonun şiddeti kullanılan silahın kinetik enerjisi ve atışın yapıldığı vücut bölgesine bağlıdır. 

Bitişiğe Yakın Atış Mesafesi

Bu atış mesafesinde hem vücut üzerinde hem de cilt altında ateşli silah artıklarına ait belirtiler vardır. Yara kenarları namlu ucu deriye dik tutulmuşsa daire, eğik tutulmuşsa elipsoid şekilli olur. Doku hasarına bağlı olarak giriş deliği çevresinde halka şeklinde ekimoz olur. Bitişik atış yaralarına benzemesine rağmen namlu ve deri arasındaki mesafe nedeni ile daha fazla is ve barut tatuajı vardır. Yara çevresinde karbon birikmesinden dolayı duman isi ve küçük parlak partiküller şeklinde barut tanecikleri görülür. Av tüfeğine bağlı barut tatuajı aynı mesafede tabancanın neden olduğu tatuaja göre daha az yoğundur. Bunun nedeni de namlunun daha uzun oluşundan dolayı barutun daha fazla tüketilmesidir. Her zaman olmamakla birlikte yara kenarlarında gazın oluşturduğu yırtıklar görülebilir. Duman isi barut taneciklerinden daha geniş bir alana dağılır. Eğer deri giysi ile örtülü değilse alevin etkisiyle yanmış-yanmamış barut tanecikleri kızgın parçalar halinde küçük yanıklar yapabilir. Deri ve kıllar yanar. Yara içinde tapa bulunur. Mesafe arttıkça is birikiminin çapı artmakla beraber yoğunluğu azalır. Elbiseli bölgeye yapılan atışlarda is lekesi ve barut tanelerinin büyük çoğunluğu elbisede kalır. Elbiseler alevin etkisini azaltır ancak kumaş alev alırsa cilt yaygın olarak yanabilir. Av tüfeklerinde bitişiğe yakın atış mesafesi hedefe 15 cm’ye kadar olan uzaklık kabul edilir.

Yakın Atış Mesafesi: 

Hedefe 1,5 cm ile 2 m arasından yapılan atışlardır. Yara görünümü değişiklik gösterir. Meydana gelen yara büyük ve genellikle oval veya yuvarlaktır. Kenarları düzgün veya hafif parçalı görünümdedir. Mesafenin yakınlığına bağlı olarak yanık, is ve tatuaj görülür. Bu bulgular silahın cinsi, fişeğin tipi ve barut miktarı ile ilgilidir. İsin genişliği atış mesafesi arttıkça büyür ama yoğunluğu azalır. 20-40 cm’den sonra görülmez (12). Barut tanecikleri daha uzak mesafede hatta nadiren 2 m’den uzak mesafelerde de görülebilir. 2 m’ye kadar tapaya bağlı ölümcül lezyonlar olabilir. Hedefe 90 cm’ye kadar mesafelerden atış yapıldığında saçma taneleri topluca bir kitle olarak hareket eder ve tek bir merkezi giriş deliği oluşturur. Hedefe uzaklık 1 m’den fazla olduğunda saçma taneleri merkezi giriş deliği çevresinde satellit (ikincil) saçma giriş delikleri oluşturur. Mesafe arttıkça merkezi giriş deliği çapı küçülür. Ayrıca yakın atışlarda cilt üstünde silinti halkası, parşomen plağından ibaret olan vurma halkası, alevin yaktığı yanık alan ve barut kakmaları da görülür. Yakın atışlarda atışın yönü giriş yarasından tespit edilebilir. Atış elbiseye denk gelmişse barutun yanma ürünleri ciltte değil elbisede görülür. Elbise çok ince ise bu ürünler cilde kadar ulaşabilirler.

Uzak Atış Mesafesi:

Namlu uzunluğuna bağlı farklılık göstermekle birlikte genellikle 2 m’nin üzerinden yapılan atışlardır . Atış yapıldığında barutun yanmasından meydana gelen elemanların cilt üzerinde kalamayacağı mesafeden yapılan atışlar şeklinde de tanımlanır. Yanık, duman isi yoktur. Barut tanecikleri çok nadir görülür. Tapa 5 m’ye kadar yara içinde görülebileceği gibi tek başına da ekimoz, sıyrık gibi sekonder lezyonlara neden olabilir (51,60). 6-10 m’den uzak atışlarda merkezi giriş deliği kaybolur ve saçma tanelerinin her biri bir giriş deliği meydana getirir. Saçmaların oluşturduğu yaralar genellikle yuvarlaktır. Kenarlarında vurma halkası vardır. Tapaların vücutta ekimozlu yaralara neden olabildikleri azami mesafe bilinmemektedir. Keçe tapalar en az 450 cm, plastik tapalar 600 cm’ye kadar iz oluşturabilmektedir.

Saçmaların dağılma derecesine göre atış mesafesi kabaca tahmin edilebilir. Bu mesafeyi ölçmek için en uzak iki saçma yarası arasındaki mesafe inç (1 inç=2,54 cm) cinsinden ölçülür ve 1 çıkartılır. Bu bize yard (1 yard=91,44 cm) cinsinden atış mesafesini verir. Bu formül sadece şok uygulanmamış tüfeklerde kullanılır. Şok uygulanmış ise saçmalar daha dar bir alana dağılır. Ayrıca vücuda dik açıyla isabet eden atışlarda kaba bir kural olarak saçmaların vücutta dağıldığı alanın santimetre cinsinden çapının 1/3’ü metre cinsinden atış mesafesini verir. Bunlar genel ifadelerdir.

Yapılan bir çalışmada saçma tanelerinin dağılımından atış mesafesini tayin edebilmek için üç farklı metod uygulanmıştır. Mattoo ve ve Nabar’ın ‘Etkili Atış Dağılımı’ saçma dağılımındaki en küçük dikdörtgen yöntemiyle yapılan hesaplama ve saçma dağılımındaki en küçük daire yöntemiyle hesaplama şeklinde yapılmıştır. Saçma dağılımı sonuçları regresyon analizi ile hesaplanmıştır. Etkili atış dağılımı lineer regresyon ile en doğru sonuçları vermiştir. Saçma dağılım alanının karesi ile uzaklık arasında lineer ilişki olduğu ve atış uzaklığı hesaplamasında kabul edilebilir sonuçlar verdiği görülmüştür.
.....
.....
.....
.....
.....
.....

Sonuç olarak: 

1- Av tüfeği ile yapılan atışlarda şok derecesi arttıkça saçma dağılım çaplarının azaldığı, 

2- Av tüfeği ile yapılan atışlarda saçma tanelerinin numarası büyüdükçe veya çapları küçüldükçe dağılımın arttığı, 

3- Av tüfeği ile yapılan atışlarda namlu uzunluğu arttıkça saçma dağılımının azaldığı, 

4- Yapılan atışlarda 12 kalibrede, 16 kalibreye göre silindirik namlularda saçma dağılımının daha fazla olduğu, ancak şoklu namlularda bazı mesafelerde 16 kalibrede daha fazla dağılım izlendiğini, bu durumun farklı markalarda fişekler kullanılmasından kaynaklanabileceği, 

5- Av tüfeği ile yapılan atışlarda şok derecesi, saçma büyüklüğü, namlu uzunluğu ve kalibre dışında atışın yapıldığı zamandaki hava sıcaklığı, nem, basınç, rüzgar vb. çevresel faktörlerin saçma dağılımlarını etkilediği, 

6- 12 ve 16 kalibreli, 55 ve 71 cm namlu uzunluğuna sahip av tüfekleri, 4, 6, 8 no’lu saçmalar ve şevrotinler ülkemizde en sık kullanılan silah ve saçma türleri olduklarından, bu çalışma sonucu elde edilen saçma dağılım tablolarının, adli tıp uzmanları tarafından av tüfeği ile meydana gelen yaralama ve ölümlerle karşılaştıklarında kabaca atış mesafesi ile ilgili fikir edinme amacıyla kullanılabileceği, 

7- Av tüfeklerinin kullanıldığı olaylarda kullanılan silah ve fişekler ile test atışı yapmanın yeterli olmayacağı, olay yerindeki iklim koşullarının ve fişeklerin muhafaza edildiği şartların da dikkate alınması gerektiği, soğuk havada muhafaza edilen fişeklerde soğuk etkisinin barut yanma zamanını kısaltarak basıncı azalttığını ve saçmaların namluda çıkış hızını düşürdüğü, bunların sonucunda özellikle yakın mesafelerde saçma dağılım çapının azaldığı, 

8- Ülkemiz için aynı firmalarca üretilmiş 12 ve 16 kalibrelik fişeklerin bile teminin zor olduğu, aynı kalibredeki fişeklerde bile barut miktarının standart olmayabileceği, bu nedenlerle test atışlarının bile aynı silahla farklı dağılımlar gösterebileceği, bunun için çalışmamızda elde ettiğimiz minimum, maksimum ve ortalama değerlerin, olayda kullanılan fişek ile aynı marka fişek ve olayda kullanılan silah ile yapılacak test atışlarından önce ön bilgi olarak kullanılabileceği,
9- Av tüfeği saçma dağılımı dikkate alınarak kesin atış mesafesi vermektense ihtimali mesafeler verilmesinin daha bilimsel olacağı kanaatindeyiz.



ÖZET

Bu çalışmada, 12 ve 16 kalibre, 55 ve 71 cm uzunluklarında, silindirik, yarım ve tam şoklu namlular ile 4, 6, 8 nolu saçmalar ve şevrotin içeren fişekler kullanılarak, 100, 150, 200, 300, 500, 1000, 1500 ve 2000 cm mesafelerden yapılan atışların sonuçlarını değerlendirildi. Çalışma sonucunda, av tüfeği ile yapılan atışlarda şok derecesi arttıkça saçma dağılımının azaldığı, saçma tanelerinin çapları küçüldükçe dağılımın arttığı, namlu uzunluğu arttıkça saçma dağılımının azaldığı, namlu iç çapının geniş olduğu silindirik namlularda saçma dağılımının daha fazla olduğunu tespit edildi. 

Sonuç olarak Av tüfeklerinin kullanıldığı olaylarda kullanılan silah ve fişekler ile test atışı yapmanın yeterli olmayacağı, olay yerindeki  iklim koşullarının ve fişeklerin muhafaza edildiği şartlarında dikkate alınması gerektiği, aynı büyüklükteki farklı markalı fişekler ile farklı saçma dağılımları tespit edildiğinden barut miktarı ve barut özellikleri (nem, ısı vb.) standardize edilmeden ve test atışı yapılmadan saçma dağılımı hakkında hiçbir genelleme yapılamayacağı kanatine varıldı.



Teze Ait Bilgiler:12 ve 16 Kalibrelik  Av Tüfeklerinde Yarım ve Tam Şokun Etkisi / Dr. İdris Deniz / T.C. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi / Adli Tıp Anabilim Dalı / Tıpta Uzmanlık Tezi / Konya - 2009


İletişim bilgileri: 
İnstagram: Silah__Akademi